Sovyet Rusya raporlarında Anadolu’daki Yunan işgali ve katliamı

Sovyet Dışişleri Halk Komiseri (Bakanı) G.V. Çiçerin, 26 Ekim 1921 günü bütün ülkelerin hükümetlerine protesto mektubu gönderiyor. Çiçerin, bu protestoda Sakarya’dan çekilen Yunan ordularının Türk sivil nüfusa karşı giriştiği katliamlara dikkat çekmiş ve insanlık dışı bu eylemlerin durdurulmasını istemiştir:

“Yunan ordularının Küçük Asya’da (Anadolu-MP) giriştikleri vahşi ve insanlık dışı eylemler, Rusya hükümetini bu eylemlere karşı alınması gereken tavır meselesini bütün hükümetlerin önüne koymak ve onların dikkatini Türkiye’nin işgal altındaki bütün bölgelerinin Yunan orduları tarafından maruz bırakıldıkları korkunç yıkıma ve barbarca gaddarlıklara çekmek zorunda bırakmıştır. Hatta tarafsız gözlemciler ve telgraf (haber-MP) ajansları, Türkiye’nin Yunan orduları tarafından işgal edilen ve geri çekilirken boşaltılan bütün bölgelerinin bir çöle çevrildiğine vurgu yapmaktadır.

Yunanların geri çekildiği bütün yerlerde Türk köyleri yakılmakta, ve nüfus tamamen yok edilmekte ya da esir alınmakta, kadınlar ise en vahşi tecavüzlere maruz kalmaktadır. Bu yerlerdeki Türk nüfustan ancak ormanlarda ve dağlarda saklanabilenler kurtulmaktadır.

Yunan kumandanlığının emirlerinde Yunan ordularına yol üstündeki bütün Türk köylerini yakma talimatı veren Prens Andrey’e atıf yapılmaktadır. Hatta Yunan ordularının Başkomutanı Papulas Türk köylerinin imha edilmesi emrini vermiştir. Aşağıdaki köylerde insanı isyan ettiren tüyler ürpertici vahşet eylemleri kanıtlanmış bulunmaktadır: (…)

Rusya hükümeti bütün hükümetlerin dikkatini Türkiye’yi istila eden Yunan ordusunun bu engin, dört başı mamur bölgeyi bu şekilde tam bir yıkıma uğrattığına ve gerçek bir çöle çevirdiğine çekiyor. Rusya hükümeti, Yunan hükümeti karşısında Yunan ordularının Türkiye’deki tahammül edilemez eylemlerini sonlandırması için gerekli adımların atılmasını önererek bütün hükümetlere başvurmayı koşulsuz gerekli görmektedir.” (Rusya Federasyonu Dış Politika Arşivi (AVPRF) fond 132 liste 4 klasör 4 dosya 2 yaprak 89.)

Türkiye’nin Moskova Büyükelçisi Ali Fuat Paşa da Sovyet Rusya’nın bu girişimine aynı gün bir teşekkür mektubuyla cevap vermiştir. Ali Fuat Paşa, mektubunda Moskova’nın bu protestosunun Sovyet hükümetinin harekete geçirdiği yüksek insanlık duygusunun bir kanıtı olduğunu ifade etmiştir. (Mektubun Fransızca orijinali, Fransızca kopyası ve Rusça çevirisi için bkz. AVPRF fond 132 liste 4 klasör 4 dosya 6 yaprak 62-64.)

ASKERİ ARŞİV BELGELERİ

Bu konuya Sovyet Kızıl Ordusu’nun arşivi olan Rusya Askeri Devlet Arşivi’nde (RGVA) bulunan belgeler de ışık tutmaktadır. “Anadolu Türkiyesi” başlıklı 16 sayfalık bir raporda Yunanların İzmir bölgesini işgaliyle vahşi katliamlara giriştikleri ifade edilir. Bu rapora göre Yunanlar, Karadeniz bölgesine de ajan subaylarını göndermekte ve Yunanların çıkarma yapması için uygun zemini yaratmak amacıyla oralarda isyan kışkırtmaktadır. Bu bölgedeki aydın ve burjuva Rumlar, bağımsız bir Pontus Cumhuriyeti fikrini üfürmektedir.

Bu sebeple Türk hükümeti, kıyı bölgelerinin güvenliği adına bölgedeki Rumları tahliye etmek zorunda kalmıştır. Buna cevaben Rum çeteleri kurulmuş ve Türk köylerini basarak çoluk çocuk demeden tüm köy nüfusunu katletmişlerdir. Böylece bölgede karşılıklı kırımın fitili ateşlenmiş, Rumlara yönelik intikam saldırıları olmuştur. (Raporun tamamı için bkz. RGVA fond 25899 liste 3 dosya 319 yaprak 36-43, 36 arkası-43 arkası.)

Eylül-Ekim 1921’de yaşanan olayları konu alan “Anadolu’da Askeri-Siyasi ve Ekonomik Durum Hakkında Kısa Rapor” başlıklı bir belgenin “Askeri Özet” alt başlığı altında yine Yunan ordularının geri çekilirken bütün köy ve şehirleri yaktıkları, böylece Mustafa Kemal’in cephe gerisinde tam bir çöl bıraktıkları belirtilmektedir. (RGVA fond 25899 liste 3 dosya 498 yaprak 198)

Askeri arşivde bulunan 1 Kasım 1921 tarihli başka bir raporda ise Trakya bölgesinde Yunan işgal yönetiminin politikaları ve buna karşı yerli nüfusun tepkisi ele alınırken şunlar kaydedilmiştir:

“Yunanların Türkiye’deki durumu, esas olarak ordularının Küçük Asya Cephesi’ndeki başarısına bağlı. Bulgarlar ve Türkler, Trakya nüfusunun yaklaşık üçte ikisini oluşturuyor ve işgalcilere düşmanca yaklaşıyorlar. Yunan iktidarı, diğer halklara karşı amansız bir şekilde terör uyguluyor, halkın her türlü karşı koyma nüvesini ezmeye çalışıyor.

Yunan dili, devlet ve kamu kurumlarında zorunlu dil ilan edildi. Bulgar ve Türk okulları kapatıldı. Özel Yunan komisyonlarının zor kullanarak keyfi bir şekilde gerçekleştirdikleri her gün artan istimlak politikası köylülerde rahatsızlık yaratıyor.

Belirtilen sebepler Trakya’da çeteciliği doğurdu. Çeteler, yerel Bulgar ve Türk nüfustan oluşuyor. Silahlı çeteler, silahları Tahir Paşa’nın (Türk) ordusundan kalan stoklardan temin ediyorlar. İsyan hareketinin merkezleri Bulgaristan sınırında bulunan Rodop ve Istranca Dağlarındaki Bulgar ve Türk köyleri. (…) Son dönemde isyancılar taktik değiştirdiler ve Yunan birlikleriyle çatışmadan kaçınıyorlar; depolara, hükümet kurumlarına saldırılar gerçekleştiriyorlar, ikmal yollarını tahrip ediyorlar ve işgal yönetiminin temsilcilerine karşı terör uyguluyorlar.”

Raporda Trakya’nın ekonomik durumu ele alınırken Yunanların yağma politikasından ve tahılla büyükbaş hayvanlara Anadolu’daki Yunan ordusunun ihtiyaçları için el koymalarından da bahsedilmektedir. (RGVA fond 25899 liste 3 dosya 482 yaprak 60-60 arkası)

Arşivdeki 2 Eylül 1920 tarihli, “Türkiye’de Yaşam” başlıklı bir askeri istihbarat raporunda da Rumların İtilaf Devletleri’nin kuvvetli desteğine güvenerek Türklere karşı kibirli ve küstah davrandıklarının bilgisi verilmektedir. Bu durum, özellikle Avrupa gericiliğinin Yakın Doğu’ya karşı kendisi için bir üs haline getirdiği İstanbul’da görülmektedir. (RGVA fond 109 liste 3 dosya 278 veya 279 yaprak 31.)

Kızıl Ordu’nun askeri istihbarat raporları kimi zaman Ankara’nın açıklamalarını da aktarmaktadır. 3 Kasım 1920 tarihli Anadolu Ajansı’nın bir haberinin aktarıldığı raporda Yunanların İnegöl’den Bursa yönüne doğru geri çekilirken neredeyse bütün köyleri ve Yenişehir’i yaktıkları belirtilir. Hatta insanların da yakıldığı olaylar yaşanmıştır. (RGVA fond 109 liste 3 dosya 302 yaprak 20 arkası.)

FRUNZE VE ARALOV’UN TANIKLIKLARI

Sovyet komutanı Frunze de Türkiye ziyareti sırasında Meclis’te yaptığı konuşmada “Türk halkının kudurmuş düşmanın vahşiliklerine maruz kalmasının” Ukrayna ve Rusya’da “büyük bir kin” uyandırdığını söylemiştir. (Rasih Nuri İleri, Atatürk ve Komünizm, Scala Yayıncılık, 5. Basım, Mayıs 1999, s.314.) Frunze, ayrıca Türkiye anılarında Yunanların Batı Anadolu’da Müslümanları imha ettiklerinden, mal ve öteki değerli eşyalarını yağmaladıklarından bahseder. (Frunze’nin Türkiye Anıları, Cem Yayınevi, İstanbul, 1978, s.8, 108.)

Sovyet Büyükelçisi Aralov ise anılarında Yunan zulmünü “Kaçmakta olan düşman, yabani bir kudurganlık içinde, yolda rastladığı her şeyi yakıp yıkıyordu. Uşak, Aydın, Manisa şehirleri ve köylerin çoğu yakılmıştı.” diyerek anlatır. (S. İ. Aralov, Bir Sovyet Diplomatının Türkiye Hatıraları, Burçak Yayınevi, İstanbul, 1967, s.142.) Aralov, 2 Eylül 1922 günü Ankara’dan Moskova’ya gönderdiği telgrafta da Türk köylerinin çoğunluğunun sakinleriyle birlikte yakıldığı haberini geçmiştir. (Rusya Toplumsal Siyasal Tarih Devlet Arşivi (RGASPİ) fond 544 liste 3 dosya 117 yaprak 150.)

Aralov, ayrıca İktisat Kongresi için İzmir’de bulunduğu günlerde gazetecilere “(…) yolculuğumuz çok uzun, çok güzel ve aynı zamanda Yunan mezalim tahribatı itibarıyla da çok müessir oldu. Yunanların tahripkârlığını gözlerimizle gördük. (…) Sefil Yunanlar ecnebi kapitalizminin kiracısıdırlar.” şeklinde demeç vermiştir. (Vakit, 26 Şubat 1923 ve Tanin, 26 Şubat 1923)

Aralov’un döneminde elçiliğin birinci sekreteri olan Anatoliy Glebov da anılarında Yunanların işgal ettiği bölgelerde Türk kadın ve çocuklarının çok kanı aktığını, bunun karşılığında da Ankara’nın iktidarı altındaki bölgelerde de Rumlara yönelik baskılar yapıldığını ifade eder. (Anatoliy Glebov, Liniya Drujbı, Sovyetskiy Pisatel, Moskva, 1960, s.34.)

Kurtuluş Savaşı yıllarında Aralov’un davetiyle Türkiye’ye gelen ve birçok resim çizen Sovyet sanatçısı Lansere de Türkiye anılarında İzmir’in Yunanlar tarafında işgaliyle Müslümanlara yönelik yapılan katliamlardan bahsetmektedir. (Y. Y. Lansere, Ankara Yazı, Kaynak Yayınları, İstanbul, Ekim 2004, s.91.)

SOVYET ŞARKİYATÇILARIN ESERLERİ

Sovyet devletinin Pravda, İzvestiya gibi resmi yayın organlarında sık sık yazıları yayımlanan İrandust da çalışmalarında Yunan mezalimine temas etmiştir. İrandust adını kullanan Osetrov, 1928 yılında çıkan “Kemalist Devrim’in İtici Güçleri” başlıklı çalışmasında şöyle yazar:

“Türk nüfusun fiziki olarak yok edilmesi programı tamamen bilinçli olarak işgalcilerin yönetiminde uygulandı, öyle ki Anadolu’nun verimli toprakları İtalyan ve Yunan göçmenlere ayrılmıştı. İzmir’de bu politika çok keskin bir hal aldı. Burada Yunan göçmenler tarafından Türk nüfusu yok etmek ve varlıklarına el koymak adına açıktan silahlı bir savaş başlatıldı. Türk köylülerinin silahsızlandırılması bütün köylerinin yok edilmesinin çoğu zaman sadece bahanesi oldu. İşgal bölgelerinde Türk nüfustan sağ kalanlar, tam bir yoksulluk içine itildiler.”

İrandust, eserinde Karadeniz Rumlarının Pontus devletini yeniden canlandırmak için yerel Türk nüfusa karşı katliamlara giriştiklerini de belirtir. (İrandust, Dvijuşie Silı Kemalistskoy Revolyutsii, Gosudarstvennoe İzdatelstvo, Moskva-Leningrad, 1928, s.67, 70.)

Sovyet devletinin en önemli Doğu uzmanlarından M. Pavloviç de Yunanların İzmir’de yaptıkları “korkunç katliam”dan söz etmektedir. (M. P. Pavloviç, “Revolyutsionnaya Turtsiya”, Turtsiya v Borbe Za Nezavisimost, Nauçnaya Assotsiatsiya Vostokovedeniya Pri TsİK SSSR, Moskva, 1925, s.49, 63.)

Önemli Sovyet tarihçilerinden Bagirov da “İzmir ve civarının Yunanlar tarafından işgali, katliamları, cinayetleri, halka, çocuklara, yaşlılara ve kadınlara karşı girişilen zorbalıkları da beraberinde getirdi.” diye yazar. (Y. A. Bagirov, Kurtuluş Savaşı Yıllarında Azerbaycan-Türkiye İlişkileri, Bilim Yayınları, İstanbul, Şubat 1979, s.108.)

Yakın dönem Belaruslu tarihçilerden İ. G. Drogovoz, kitabında İzmir’in işgalini şu satırlarla anlatmıştır:

“Karaya çıkan Yunanlar, ilk andan itibaren Türk sivil nüfusa yönelik aralıksız katliamlara, yağmaya, tecavüzlere, aşağılamalara ve cinayetlere başladılar. Sadece ilk gün kadın-erkek, yetişkin-çocuk 400 Türkü öldürdüler. Takip eden üç günde ölen Türklerin sayısı İzmir’de dört bine yükseldi.”

Drogovoz, İzmir’in kurtuluşu günlerinde Türk birliklerinin İzmir’in Türk nüfusunu yağma ve katliamlardan korumak amaçlı meşru müdafaa çabası içinde olduğunu da belirtir. Yunanlar, buna cevap olarak birçok evi ateşe vermişlerdir. Ayrıca bir Yunan denizaltısı, içinde Türk savaş esirlerinin bulunduğu bir gemiyi de batırmıştır. (Bkz. İ. G. Drogovoz, Turetskiy Marş. Turtsiya v Ogne Srajeniy, Harvest, Minsk, 2007, s.319, 340.)

Dr. Mehmet Perinçek

La cruauté arménienne dans les rapports Dachnak

Le rapport publié par l’historien soviétique arménien Lalaian, d’abord dans les numéros 2-3 de sa revue Revolyutsionnoy Vostok puis dans le numéro 20 de Istoricheskie Zapisky, l’organe de l’Institut d’Histoire de l’Académie des Sciences de l’USSR est horrifiant. L’officier Dachnak, dans le rapport qu’il envoie de la région Beyazit-Varaam en 1920, raconte avec satisfaction leur façon d’agir dans cette région:

“J’ai exterminé toute la population turque dans Bachar-Gechar sans aucune exception. Dans certaines circonstances on a le sentiment qu’aucune cartouche ne devrait être gaspillée. Ainsi, la méthode la plus efficace qui doit être utilisée contre ces chiens est de rassembler tous les survivants des combats puis de les enfouir dans de profonds fossés et de les écraser sous de lourdes roches, afin qu’ils n’occupent plus ce monde. J’ai rassemblé toutes les femmes et les enfants et je les ai enterrés dans ces fossés, les écrasant sous de lourdes pierres.”(23)

23 Op. Cité,p.101; A. Lalailan, “Kontrrevolyutsionnıy ‘Dashnagsutium’ l Imperia1isticheskaia Voyna 1914-1918 gg”, p.92 vd.

Les arméniens lutte contre la Turquie au service des armées britanniques et français

Après la chute de la Russie tsariste, les Dachnaks passèrent sous la direction des impérialistes occidentaux et se battirent contre la Turquie pour les intérêts de l’Angleterre, de la France et des États-Unis dans cette région.

Katchaznouni, comme premier ministre du gouvernement Dachnak, au cours d’une réunion avec le général A. Wocker, commandant des troupes d’occupation britannique, déclara qu’il était convaincu que la condition des Arméniens devrait s’améliorer avec la victoire des Alliés et leur mouvement vers la Caucase. Le compte rendu de cette rencontre se trouve dans les archives du ministère de l’Intérieur d’Arménie.(17)

De même, un autre document conservé dans les archives d’État arménienne, précise que les Arméniens à Adana furent armés par les forces d’occupation française sous le commandement du général Diffe et organisés en “unités de vengeance” et combattirent sous uniformes français.(18)

Se mettre sous le commandement britannique et français signifiait s’engager à soutenir l’invasion grecque en Anatolie. Le ministre des Affaires Étrangères du gouvernement Dachnak écrit ceci dans un télégramme envoyé à son représentant à Tiflis:

“La situation sur le front est très grave. Il est essentiel que vous voyiez Luck et Corbeille(19) et leur demandiez d’envoyer des télégrammes à leur gouvernement pour les informer de l’avance des troupes turques et demander qu’ils prennent toutes les précautions nécessaires (…) Voyez également le représentant grec et demandez lui d’envoyer un télégramme à son gouvernement pour l’informer sur la situation et demander s’il serait possible pour les forces grecques d’engager une attaquent et briser l’assaut des troupes turques.(20)

17 Voyez SR Arménien Centre d’Archives de la Révolution d’Octobre du Ministère de l’Intérieur (TsAOR MVD SSRA) fond 114 carton 23 feuille 48 cité dans D. Yenıkidze, Krah Imperialistçestkoy, Interventsii V Zakavkazye, Gaspolizdat Gruzinskoy SSR, Tibilisi, 1954, p.188.
18 Archives d’Etat arméniennes SSR (GIA Arm SSR) F.200 f.132. If.338 cité dans: N.Z. Efendiyeva, Borba Tureskogo Naroda Protiv Frantsuzkik Okkupantov Na Yege Anatolii (1919-1921 gg), Izdatesvsko AN Azerbaycanskoy SSR, Baku, 1966, p.116.
19 Les représentants des Alliés à Tibilisi.
20 D.S. Zavriev, K. Noveisheyİstorii Severo- Vostochnıh Vilayetov Turtsii, Tibilisi, 1947, p.85.

Dr. Mehmet Perinçek – Université d’Istanbul, Institut des pays d’Asie et d’Afrique de l’université d’État de Moscou

Les aveux du Premier ministre d’Arménie Hovhannes Katchaznouni

En automne 1914, la période ou la Turquie n’avait pas encore choisi son camp entre les pays en guerre, nous avions commencé à créer des unités volontaires arméniennes. Le parti Arménien Dachnak a non seulement créé ces troupes militaires, mais de plus les a utilisées d’une façon active dans les attaques contre les Turcs.

Nous étions tous tournés sans conditions vers la Russie. Sans aucune raison réelle nous croyions à la victoire, nous étions sûrs que le gouvernement du Tsar nous aurait accordé l’indépendance de l’Arménie en échange de notre fidélité, nos efforts et nos aides. En prenant nos désirs pour des réalités, en donnant de l’importance aux paroles des individus sans responsabilité et en étant dans notre hypnose, nous n’avons pas compris les réalités et nous avons commencé à rêver. On a exagéré la force du peuple arménien.

Pendant la période de l’été et l’automne 1915, les Arméniens de Turquie furent forcés d’émigrer. L’Arménie historique, nos coutumes héréditaires, les régions que la diplomatie européenne nous avait promises, avaient été abandonnées et les villes arméniennes sont restées sans Arméniens. Les Turcs savaient ce qu’ils faisaient et aujourd’hui ils n’ont rien à regretter, comme on l’a réalisé plus tard, cette tactique pour régler définitivement le problème arménien, était la plus efficace et la plus commode.

Il y avait une sorte de consolation, dans l’idée que les Russes nous avaient trahis. (Plus tard ce serait le tour des Français, des Américains, des Anglais, des Géorgiens et des Bolcheviques, en un mot de tout le monde). Comme si, être naïf et non prévoyant était de l’héroïsme.

Il y a une chose sûre et indiscutable, nous n’avons pas tout fait pour éviter la guerre. Nous aurions dû travailler ensemble pour trouver une solution commune avec les Turcs. Nous ne l’avons pas fait. Nous ne l’avons pas fait pour des raisons très simples et très claires, nous ne connaissions pas les forces turques et nous étions convaincus de notre victoire. Nous n’étions pas informés des forces turques stationnées à nos frontières et nous n’avions pris aucune mesure indispensable. Au contraire, occuper la ville d’Oltu par surprise, était une sorte de provocation. On pouvait dire que c’est nous qui voulions avoir la guerre. Les Turcs nous ont proposé d’arrêter les attaques et de discuter, mais nous avons refusé. Cela fut une très grande erreur. Le traité de Sèvres avait aveuglé tout le monde. Nous comprenons maintenant qu’à l’automne 1920 (malgré le traité de Sèvres) si nous nous étions entendus avec les Turcs, nous aurions pu gagner beaucoup. Mais à cette époque nous ne le comprenions pas. Non seulement nous n’avons rien fait pour éviter cette guerre, mais au contraire, nous avons inventé des raisons pour la faire. La guerre s’acheva par notre défaite absolue. Notre armée, qui était bien nourrie et bien équipée, a lâché les armes et elle s’est dispersée dans les villages.

Au printemps de 1919, la délégation de la République et la délégation nationale, ont soumis ensemble le mémorandum des demandes que nous avions présentés à la conférence de paix aux États Alliés. Selon ce mémorandum, il fallait définir les terres comme frontières de l’État Arménien. On souhaitait créer une Arménie de la Mer Noire à la Méditerranée, des montagnes de Karabağ aux déserts de l’Arabie. Cette demande impérialiste comment pouvait-elle être réalisée? Ceci était une situation incroyable, mais la demande était faite par les Arméniens de Paris et notre délégation a accepté cette proposition de tendance colonialiste. Les Arméniens de France ont expliqué que l’Amérique, n’accepterait pas de prendre sous son mandat une petite Arménie et elle préférerait une Arménie qui s’étendrait d’une mer à une autre. Pour pouvoir obtenir le mandat américain, notre délégation était obligée d’accepter cette proposition et elle l’a signée. Le mémorandum de Paris a surtout créé une émotion dans les esprits immatures des membres de la Diaspora, comme si pour posséder un État, il suffisait de dessiner les frontières sur un papier. Naturellement, les demandes sans buts et exagérées céderaient leur place à une déception amère.

Nous sommes une petite région soi-disant autonome et frontalière de l’Empire Russe située entre Aras et Sevan. Il n’y a pas d’État Arménien de Turquie, ce sujet a été enterré à Lausanne. Les Turcs ont fermé toutes les portes et on ne voit aucune possibilité de rouvrir.”

Hovhannes Katchaznouni (Premier Ministre d’Arménie) – Le Parti Dachnak N’a Plus Rien A Faire (Le rapport à la Conférence du Parti en 1923)

2018 Yılı Haberleri

Mehmet Perinçek, Ulusal Kanal’da Çağdaş Cengiz’in sunduğu ana haber bülteninde Suriye’deki (Menbiç) gelişmeleri değerlendirdi. 


Mehmet Perinçek, Rus REN TV kanalının haber bültenine Suriye’de Fırat’ın doğusundaki gelişmelerle ilgili demeç verdi. (Türkçe altyazılı) 



Mehmet Perinçek, Russia Today’in Almanca yayınına ABD’nin Suriye’den çekilme kararı, PKK/YPG terörü ve Türk-Rus ilişkileri değerlendirdi. (Türkçe)


Mehmet Perinçek, Rusya’nın REN TV kanalında Avusturyalı bir gazetecinin Ukrayna’da istenmeyen adam ilan edilmesini değerlendirdi. 


 Mehmet Perinçek, Azerbaycan’ın Yeniçağ gazetesine ABD’nin Suriye’den geri çekilme kararını, Türk-Rus ilişkilerini, Karabağ meselesini, Amerika’nın Rusya’ya yaptırımlarını ve bir çok güncel konuyu değerlendirdi. (Rusça)


 Mehmet Perinçek, Sözcükler dergisinin Ocak/Şubat sayısında Nâzım Hikmet’in 31 Mart 1952 günü A. M. Gorkiy Devlet Edebiyat Enstitüsü’nde yaptığı söyleşinin tutanaklarını yayımladı ve şairin edebiyata-şiire bakışını ilk kez günışığı gören belgelerle ele aldı. Sözcükler’in yeni sayısı çıktı!


Mehmet Perinçek, ABD’nin Suriye’den çekilme kararını Ulusal Kanal ana haberde değerlendirdi. 


Mehmet Perinçek, Fethullah Gülen’in Türkiye’ye iade konusunu Rus Tsargrad televizyonuna değerlendirdi, “Türkiye, Gülen’i ABD’den almak için S-400’den vazgeçer mi?” sorusunu yanıtladı. Özetle: “Fethullah Gülen, siyasi olarak ölüdür. Artık kimse için bir anlamı kalmamıştır. Gülen, artık sadece ABD’nin Türkiye’yle pazarlıkları için bir enstrümandır. Türkiye, uluslararası hukuktan doğan hakları gereği Gülen’in iadesini isteme hakkına sahiptir. Ancak Ankara, Gülen’in iadesini sağlamak adına Suriye ve Karadeniz’deki çıkarlarından kesinlikle geri adım atmamalı. ABD, bu pazarlık enstrümanını Türk-Rus ilişkilerini bozmak, Türkiye’yi kendi tarafına çekmek için kullanmak isteyecektir. Ancak Ankara’yla Washington arasındaki stratejik karşıtlık buna imkân vermiyor. Bu sebeple Gülen’i almak adına Türkiye’nin S-400’den vazgeçeceğine ihtimal vermiyorum.”


Mehmet Perinçek, #tarih dergisinin Aralık sayısında “Türkçenin Büyükelçisi Nâzım Hikmet”i yazdı. Dünyanın dört bir yanından şaire gelen Türkçe mektuplardan örnekler ilk kez yayımlanıyor!


Mehmet Perinçek, Ulusal Kanal’da Deniz Adalı’nın sunduğu Fikir Meydanı programında, Rusya-Ukrayna krizini değerlendirdi. 


Mehmet Perinçek, divan üyesi olduğu Nazilere karşı “Büyük Zaferin 75. Yılı Etkinlikleri Uluslararası Düzenleme Komitesi”nin toplantısında Türkiye’nin savaşta tarafsız olmasına rağmen çok sayıda Türk kökenli halkın Kızıl Ordu saflarında faşizme karşı mücadele ettiğine ve zaferde büyük katkıları olduğuna ve bu kahramanlıkların anlatılmasının Türkiye-Rusya-Kafkasya-Orta Asya arasında bir köprü inşa edeceğine dikkat çekti. Türk kökenli halkların faşizme karşı mücadeledeki katkıları üzerine Türkiye’de bir konferans ve etkinlik yapılmasını önerdi.
***
Представитель общественности Турции, политолог и историк, профессор Мехмет Перинчек отметил, что хотя Турция и не принимала непосредственного участия во Второй Мировой Войне, тюркские народы сыграли огромную роль в Победе над фашизмом, а их представители проявили множество примеров героизма в том числе в рядах Советской Армии – однако необходимо рассказывать об этом сегодняшней турецкой молодежи, активно подключать ее к сохранению общей исторической памяти о связывающих наши народы подвигах. Он пригласил участников оргкомитета, совместно с представителями Духовных управлений мусульман России, Беларуси, Казахстана, Кыргызстана совместно организовать в 2019 году в Турции большой форум, посвященный участию тюркских народов в Великой Победе, а также серию лекций и встреч со студентами.

Aydınlık ve Ulusal Kanal‘daki haberi


Mehmet Perinçek’in de divan üyesi olduğu Nazilere karşı “Büyük Zaferin 75. Yılı Etkinlikleri Uluslararası Düzenleme Komitesi”nin ilk toplantısı Prezident Otel’de (Moskova) yapıldı. Komitede orgenerallerden sanatçılara, tarihçilerden diplomatlara kadar birçok isim yer alıyor.‬ (Международный Общественный Оргкомитет мероприятий к 75-летию Великой Победы, Отель «Президент») 


Mehmet Perinçek, Tataristan-24 kanalında 10 Kasım dolayısıyla tarihi ve güncel boyutlarıyla Atatürk’ü ve Türkiye-NATO ilişkilerini konuştu. 


İzvestiya ve Pravda  10 Kasım 1938‘ten itibaren Mustafa Kemal Atatürk için ne yazdılar? Mehmet Perinçek, Atatürk’ün ölümünün 80. yıl dönümünde “Kasım 1938 Dünya Basınında Atatürk” kitabının Sovyet basını bölümünü hazırladı. Kitaba Dergilik’in en üst rafından ücretsiz ulaşabilirsiniz. → dergilik.app/10Kasim

Milliyet ve Akşam‘daki haberi


Mehmet Perinçek, Rus resmi haber ajansı RİA-Novosti’yle, tarihi ve güncel boyutlarıyla Atatürk’ü konuştu. Özetle: “Laiklik, millet olmanın da ön koşuludur. Laikliğin olmadığı yerde bin bir türlü tarikatlar, mezhep ayrılıkları, bunlar arasında çatışmalar ortaya çıkar, millet parçalanır. Millet parçalanırsa emperyalist tehditle karşı karşıya olan ülkenin en önemli direniş gücü parçalanmış olur. Laiklik, Türkiye’nin bağımsızlığının ve milleti bir arada tutmanın da garantisidir. Emperyalist güçler her zaman Türkiye’de laikliğin aşındırılmasından yana olmuşlardır. Çünkü bu, onlara müdahale imkânı vermiştir. Bugün uygulanan liberal ekonomi programı, Türkiye’nin üretiminin uluslararası tekeller tarafından ezilmesine yol açmıştır, Türkiye’nin iç piyasasını yabancı güçlere teslim etmiştir. Artık eskisi gibi üreten Türkiye yoktur. Onun yerini sıcak paraya bağımlı Türkiye almıştır. Buradan çıkış da ancak devletçi-kamucu politikalarla olur. Bu sebeple devletçilik de Türkiye’nin üretiminin, refahının ve de en önemlisi bağımsızlığının garantisidir. Başkanlık sistemi, Atatürk geleneğine aykırıdır. Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nı Meclis’le kazanmıştır. O Meclis, milleti bir araya getirmiş ve harekete geçirmiştir. Bugün de milleti karşı karşıya olunan dış tehditler konusunda seferber etmek için güçlü bir Meclis’e ihtiyaç vardır. Ancak bugün Meclis, ne yazık ki işlevsiz ve yetkisiz bir organa çevrilmiştir. Atatürk’ün önemi son dönemde çok daha iyi anlaşılmaktadır. Millet ve hangi görüşten olursa olsun Türkiye’nin bağımsızlığından yana olan siyasi güçler, bir tek Atatürk’te birleşebilir. Bu sebeple Atatürk’e dair çok sayıda kitaplar basılmakta, onun adına yürüyüşler düzenlenmekte, Anıtkabir’e giden insan sayısı her sene daha fazla artmakta, onun ilkeleri her geçen gün daha fazla ilgi görmektedir. Millet, zor günlerde Atatürk’e sarılmaktadır. Atatürk’ü silmeye çalışanlar, bu tutumla, ancak tarihten kendilerini sileceklerdir. Türk milleti, eninde sonunda Atatürk’ün bütün ilkelerini yine uygulanır hale getirecektir. Diğer taraftan Atatürk, Türk-Rus ilişkileri açısından da büyük öneme sahiptir. Tarihte de böyledir, bugün açısından da geçerlidir. Eğer Türkiye ve Rusya, karşılıklı savaşırsa, bu her zaman iki ülkenin aleyhine olmuştur. Bunun tam tersi durumda da, yani iki ülke işbirliği yaptığı zamanda milli çıkarlarını daha kolay sağlamışlar, bölgeye barış ve huzur getirmişlerdir. Türkiye ve Sovyet Rusya işbirliği yaptı, Batılı işgalciler kovuldu. Türk-Sovyet ilişkileri Atatürk için geçici, pragmatist bir dostluk değildi. Atatürk, ölmeden önce de en yakın çevresine SSCB’yle dostluğu vasiyet etmiştir. İşte Atatürk sadece Türk milletini değil, Rusya ve Türkiye’yi de birleştiren bir liderdir.”

Aydınlık‘taki haberi


Mehmet Perinçek, Nâzım Hikmet’in ikinci eşi Dr. Lena’yı, şairin Türkiye’ye dönüş hikâyesini, TKP’nin Nâzım’ın hayatında o dönem oynadığı rolü Toplumsal Tarih dergisinin Kasım sayısında yazdı. Yeni arşiv belgeleriyle!


Mehmet Perinçek, TSK’nın Fırat’ın doğusuna yönelik olası harekâtını ve İstanbul zirvesini Rus Tsargrad kanalı için değerlendirdi. Özetle: “Harekât ABD-İsrail-PKK projesine karşı. Bu bölge, Türkiye’ye ve onun toprak bütünlüğüne karşı bir saldırı üssü. Bu, sadece bir terör meselesi değil, Ortadoğu’nun Batı tarafından işgali söz konusu. Böyle bir operasyonda bölücülüğe karşı duran Şam’la eşgüdümlü hareket etmek gerek. Çıkarlar ortaksa, işbirliği şart. ABD, Ortadoğu haritasını yeniden çizemeyecek. Türkiye’nin harekâtı kararlı ve kapsamlı olacak. Almanya, Türkiye ve Rusya, Suriye’nin toprak bütünlüğünün altını çizdi. Eğer Suriye’nin toprak bütünlüğünden yanalarsa, Kürdistan projesine de karşı olmalılar. İstanbul zirvesi sırasında Alman Der Spiegel dergisi, Türkiye’de ekonomik ve siyasi krizin Almanya’nın çıkarına olmadığını ve Türkiye’nin bazı hareketlerine gözlerini kapatacaklarını yazdı. Türkiye de tam o gün Fırat’ın doğusunu vurmaya başladı.”


Mehmet Perinçek, Moskova Devlet Üniversitesi’nde gerçekleşen “Rusya-Türkiye: Uluslararası Bağlamda İkili İlişkiler” sempozyumunda FSB Arşivi’ndeki Beyaz Ordu subaylarının sorgu tutanaklarında Türkiye ve işgal İstanbul’u konulu bir tebliğ sundu. 


Mehmet Perinçek’in, Tayyip Erdoğan’ın Moldova ziyareti ve Türkiye-Moldova ilişkileri üzerine Sputnik Moldova’ya verdiği röportaj. (MoldovancaRusça ve Türkçe)


Nazım Hikmet’in oğlu Mehmet Hikmet’i kaybettik. Mehmet Perinçek, Nâzım’la oğlu Memed için yazılan şiiri ve Memed’in bilinmeyen fotoğraflarından örnekleri Aydınlık’ta yayımladı.


Mehmet Perinçek, 22 Eylül 2018 tarihinde Moskova’da eski adı Marksizm-Leninizm Enstitüsü Sovyetler Birliği Komünist Partisi (SBKP) Merkez Parti Arşivi olan Rusya Toplumsal Siyasal Tarih Devlet Arşivi’nde (RGASPİ) “Stalin’in Kişisel Arşivi: Belgeler ve Sergilenme Tecrübeleri” başlığıyla açılan sergiyi Aydınlık’a yazdı. Sergide bir kısmının gizlilik kararının yeni kalktığı Stalin’in kişisel hayatından siyasi yaşamına kadar farklı konulara dair birçok ilginç belge bulunuyor.

Odatv ve duvaR (1. ve 2. bölüm) gazetesindeki haberi


Mehmet Perinçek, Tayyip Erdoğan-Merkel buluşmasını görüşmeden önce Rus Tsargrad kanalına değerlendirdi. Özetle: “Türkiye ve Almanya’nın çıkarları birbirine bağlı. Dolayısıyla Türkiye’nin ekonomik istikrarı ve toprak bütünlüğü Almanya’nın lehine. ABD, Avrupa ülkelerini Türkiye, Rusya ve Çin’e karşı kullanmak istiyor. Ancak Almanya’nın çıkarları Avrasya’yla ortak, dünya ekonomisinin merkezi bu bölgeye kayıyor. Türkiye, ABD’nin son vermek istediği toprak bütünlüğünü korurken, Almanya’ya da büyük yardımda bulunmuş oluyor. Çünkü Washington’un Orta Doğu’daki planlarının gerçekleşmesi, kan, savaş ve Avrupa’ya yeni göçmen akımı anlamına gelecektir. Bu, sadece Orta Doğu’da, Türkiye’de değil, bizzat Avrupa’da da istikrarın ve ekonominin bozulmasına yol açar.”


Mehmet Perinçek, Ulusal Kanal’da Cağdaş Cengiz’in sunduğu Ulusal Özel programında, Soçi’deki İdlib zirvesinin basına yansımayan ayrıntılarını aktardı. 

Ulusal Kanal‘daki haberi.


Mehmet Perinçek, Nâzım Hikmet’in Pekin ziyaretini ve aynı tarihlere denk gelen Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin (SBKP) 19. Kongresi’ne katılan Türkiye Komünist Partisi (TKP) heyetini Bilim ve Ütopya’nın Eylül sayısında yazdı. Yazısında Nâzım’ın Çin’de yayımlanan röportajını, orada yazdığı şiirlerin sonra nasıl değiştirildiğini, bilinmeyen mektup-konuşmalarını, Sabiha Sertel’in SBKP’ye mektubunu, Zekeriya Sertel-Nâzım Hikmet yazışmasını da bulacaksınız. 


Mehmet Perinçek, Rus haber portalı news.ru’ya ABD’den ithal edilen mallara konan ek vergileri değerlendirdi. Özetle:  “ABD, Türkiye’ye ekonomik savaş ilan etti. Ancak Ankara, bu durumdan kârlı çıkabilir ve Amerika’nın meydan okumalarına gerekli cevapları verebilir. Örneğin bu durumdan bağımsız milli ekonomisini geliştirmek için faydalanabilir. Ancak hükümet, uzun süredir milli üreticileri destekleme politikasından vazgeçti. Artık Türkiye, et ve buğday dahil birçok şeyi dışarından alıyor. Bugünkü durum, bunu tersine çevirmek için bir fırsat. Eğer ABD yaptırımlarına devam ederse, Türkiye Rusya, Çin, İran, Irak ve hatta Suriye’yle ekonomik ilişkilerini geliştirecektir. Şam’la ilişkilerin düzeltilmesi, Amerika’nın saldırısına karşı en iyi ve uygun adım olacaktır. ABD ve Türkiye arasındaki savaş sadece ekonomik değil. Suriye’de Amerikalılar eskiden beri Kürt ayrılıkçıları destekliyor, PKK’yı kara gücü olarak görüyor. Bu cepheleşmeyi artık iki taraf da gizlemiyor. Türkiye, daha kararlı adımlar atmalı ve tedbirler almalı. Kürt ayrılıkçıları destekledikleri İncirlik Üssü Amerikalılara kapatılmalıdır. Darbe girişimini de buradan desteklemişlerdi. ABD’li rahip bir Amerikan ajanı, rahiplik onun maskesi, mesleğinin dinle bir ilgisi yok. Bölücü örgütle görüşmelerinin fotoğrafları çıktı, FETÖ’yle bağlantıları vardı. Bu adamın kaderini, diplomatik ilişkiler değil, Türk adalet sistemi belirleyecek. Amerikalıların bu davaya hiçbir müdahale hakkı yok.”


Mehmet Perinçek, Rahip Brunson krizini Rusya’nın önde gelen gazetelerinden Nezavisimaya Gazeta’ya değerlendirdi. Özetle: “ABD, Brunson davasını Türkiye’ye baskıyı güçlendirmenin bahanesi olarak kullanıyor. Bu olay, Ankara ve Washington arasındaki cepheleşmeyi gösteriyor. Ülke içinde Hristiyanlara yönelik hiçbir tepki yok. Tepki, ABD’ye yönelik. Artık Türkiye’de insanlar, Amerika’yı stratejik müttefik olarak değil, düşman olarak görüyorlar. ABD, Kürt bölücülüğünü silahlandırıyor. PKK, İncirlik üssünden destek görüyor. Türkiye ve ABD arasında silahlı ve ekonomik bir savaş var. Suriye’de Türk Ordusu ABD’nin kara gücü PKK’ya karşı savaşıyor. Brunson davasının dinle ya da rahibin mesleğiyle bir alakası yok. Protestanlar, Katolikler, Ortodokslar eskiden olduğu gibi özgürce yaşıyorlar. Rahip, Amerikan ajanı olarak çalışmış. Ve sadece Türklere karşı değil, ABD’nin bölgedeki planlarını gerçekleştirme hedefiyle Rusya’ya da karşı.”



Mehmet Perinçek, 2018 Brüksel NATO zirvesini Türkiye açısından değerlendirdi.


Mehmet Perinçek’in, #Tarih dergisinin Temmuz sayısında “Nâzım Hikmet ve Sovyet Afişleri” başlıklı bir yazısı yayımlandı. Hiç görmediğiniz Sovyet afişleri eşliğinde Nâzım’ın yorumlarını merak edenlere…


Mehmet Perinçek, Türkiye’deki Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarını yarı özel yarı devlet televizyonu Tataristan-24 kanalına değerlendirdi.


HDP, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı başkaldırdığı için idam edilen Şeyh Sait’i ölüm yıldönümünde Twitter hesabından Kürtçe bir mesajla andı. HDP Genel Merkezi’nin Twitter hesabından Türkçe mesaj yayınlanmaması ise dikkat çekti. Tarihçi ve siyaset bilimci Dr. Mehmet Perinçek, HDP’nin Kürtçe Şeyh Sait anmasına ilişkin Twitter hesabından eleştirilerde bulundu.

Aydınlık yazarı Sabahattin Önkibar, “İngiliz işbirlikçisi alçak meczup Şeyh Sait cezalandırılışının 93. yılında anıldı. Ananlar Akit Gazetesi zihniyeti ile HDP! Bu şekilde kimlerin “Şeyh Sait yoldaşı ya da kardeşi” olduğu bir kere daha tescillendi. İlginç husus PKK/HDP’nin, “Atatürk katil” mealindeki bildirisinin Türkçe değil, Kürtçe olmasıydı. Dr. Mehmet Perinçek’in bu konuda attığı tweet mesajı anlamlı ve düşündürücü. Perinçek, “HDP’ye oy verin” çağrısı yapan Kemalistlere (!) ironi yaparak gaflet ve dalaletlerini yüzlerine vurdu ki çok haklıdır.”


Mehmet Perinçek, 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimini Rus News Front kanalına değerlendirdi. 


Vatan Partisi – Uluslararası İlişkiler Bürosu Yürütme Kurulu Üyesi Çağrı Dai, “Avrasyacılık fikri Vatan Partisi’nin programına 90’lı yılların başında girdi. Vatan Partisi’nin pratikte yaptıkları bu sayfaya sığmaz. Mehmet Perinçek’in 2006 yılında “Avrasyacılık: Türkiye’deki Teori ve Pratiği” adlı kitabı, Türkiye’de pratikte neler yapıldığına dair örnekleri belgeleriyle sunuyor.”


Mehmet Perinçek, Russia Today’in Almanca yayınına önümüzdeki seçimleri değerlendirdi.


Talep üzerine Mehmet Perinçek’in de yazılı görüş bildirdiği, Marina Gorbunova’nın bugün Moskova Uluslararası İlişkiler Devlet Enstitüsü’nde (MGİMO) Mehter müziği ve bibloları eşliğinde gerçekleşen ve oybirliğiyle kabul edilen “Türk Geleneksel Kültüründe Mehter” başlıklı tez  savunmasından. 


Mehmet Perinçek, Türkiye ve ABD’nin anlaşmaya vardıkları Menbiç planını Rus Tsargrad kanalına değerlendirdi.


Türkiye’nin büyük şairi Nâzım Hikmet, bundan 55 yıl önce hayatını kaybetmişti. Nâzım’ın ölümü, sadece Türkiye’de ve hayatının son 12 yılını geçirdiği SSCB’de değil, tüm dünyada büyük üzüntüyle karşılandı. Mehmet Perinçek, dünyanın her kıtasından Moskova’ya farklı farklı dillerde Nâzım için yas tutanların taziye mesajlarını Aydınlık’ta yayımladı.


Nâzım Hikmet’in cenaze töreni (Sovyet arşivlerinden çıkan özel görüntüler)


Sovyet karikatülerinde Türkiye ve Atatürk:
İngiliz Türkiye’de: Yakıtını ver, dostluğunu al!
SSCB Türkiye’de: Dostluğunu ver, yakıtını al!


Sovyet karikatürlerinde Türkiye ve Atatürk: Korkunç top, Türk karşısında aciz!


Sovyet karikatürlerinde Türkiye ve Atatürk: Çatırdıyor İtilaf’ın eski püskü binası


Mehmet Perinçek, Ulusal Kanal’da Can Karadut’un sunduğu Büyüteç programında, 19 Mayıs 1919’u ve Kurtuluş Savaşı’nda Türk-Sovyet işbirliğini konuştu.


Mehmet Perinçek, ABD’nin Menbiç’te kurduğu yeni askeri üssü ve ABD’yle İsrail’in olası İran saldırısını Rus Tsargrad televizyonuna değerlendirdi. Özetle: “ABD üssü sadece Esad ve Türkiye’ye karşı değil, Rusya, hatta Çin’e tüm Avrasya’ya karşı. Bölücü teröre karşı ortak mücadele edilmeli. İran saldırısı planı, sözde kimyasal saldırı provokasyonunun devamı ve Astana sürecini bozmak için. Astana süreci bozulmadan planlarını gerçekleştiremezler. Türkiye, İran’la dayanışma içinde olmalı. Türkiye’nin toprak bütünlüğü İran’la işbirliğine bağlı.”


Mehmet Perinçek, Ermenistan’daki siyasi krizi ve sokak hareketlerini Sputnik’e değerlendirdi.


Mehmet Perinçek, Suriye ve Ermenistan’daki gelişmeleri News Front haber ajansının canlı yayınında değerlendirdi. 


Mehmet Perinçek, Teori dergisinin Mayıs sayısına Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Sovyet yetkililerine mektubunu ve onlarla görüşmelerini yazdı. Rusya Edebiyat Sanat Devlet Arşivi’nden belgeler ilk kez yayımlanıyor.


Mehmet Perinçek, 1915 olaylarının tarihsel ve hukuksal boyutunu Azerbaycan televizyonuna değerlendirdi. (Rusça) 


Mehmet Perinçek yazdı, Nâzım’dan Amerikalı gazeteciye “İşkembe deşen Cek” yanıtı.


Mehmet Perinçek, Ukraina.ru sitesine Fener Patrikhanesi’nin Atlantik güdümlü faaliyetlerini ve Ukrayna meselesini değerlendirdi. Özetle: “ABD ve AB, Fener Rum Patrikhanesi’ni bölgedeki etki alanlarını genişletmek için hem Türkiye’ye hem Rusya’ya karşı kullanıyor. Batılı devletler Lozan Antlaşması’na aykırı olarak Fener Patriği’ni ekümenik ilan ettiler. Fatih Kaymakamı’na bağlı olması gereken patriğin hareket alanını Türkiye dışına da çıkarıp Avrasya’ya karşı kullanıyorlar. Heybeliada Ruhban Okulu’nda yetiştirmek istedikleri din adamlarını Batı etkisini genişletmek için Balkanlar’da ve Rusya’da kullanmak istiyorlar. Fener Patriği Bartolomeos’un 15 Temmuz darbe girişimi başlamadan üç saat önce ülkeden ayrılması ve bir Amerikan üssüne gitmesi darbeden haberdar olduğunu gösteriyor. Ayrıca Patriğin Fetullahçılarla bağları da biliniyor. ABD’nin temel amacı Orta Asya. Bunun için Ortadoğu’da, Kafkaslar’da ve Doğu Avrupa’da Avrasya’ya karşı saldırı üslerine ihtiyacı var. Ortadoğu’daki üs projesi “Bağımsız Kürdistan”, Doğu Avrupa’daki ise Amerikancı bir Ukrayna.  Bunlar tek bir planın parçaları. Avrasya ülkeleri hepsine karşı ortak hareket etmeli. Rusya da sadece Amerikancı Ukrayna’ya karşı mücadele verirse yeterli olmaz. Amerikancı bir Ukrayna Ukraynalıların da çıkarına değil. Bölge ülkeleriyle düşmanlık, Rusya’yla çatışmak hiçbir yarar getirmez. ABD, bölgeden elbet bir gün gidecek. Kullandığı ülkeler çevresinde düşmanlık yaptığı devletlerle kalacak.”

Röportajın İngilizcesi


Mehmet Perinçek, 1915 olaylarını ve AİHM’in Perinçek-İsviçre davası kararını CBC’in Türkçe yayınına değerlendirdi. 


Mehmet Perinçek, Azerbaycan’ın CBC kanalının ana haberlerinde 1915 olaylarını ve AİHM’in Perinçek-İsviçre kararını değerlendirdi. (En başı ve 3. dakikadan sonrası/Rusça)


Mehmet Perinçek’in, Stalin’in cenaze törenine katılan Demokrat Parti heyetiyle ilgili yazısının tamamını ve Nâzım Hikmet’in Türkçede ilk kez yayımladığı şiirini PDF formatında okuyabilir ve indirebilirsiniz.

Görüntülerini izlediğiniz Stalin’in cenaze töreni. Türkiye, cenazeye Batı kampından heyet gönderen tek ülkeydi.


 Mehmet Perinçek, ABD-İngiltere-Fransa’nın Suriye saldırısını ve Türk hükümetinin tutumunu Rus Tsargrad kanalına değerlendirdi. Özetle: “Türk halkının büyük çoğunluğu ABD’nin bölgedeki planlarına ve Suriye saldırısına karşı. Türk hükümeti, bu konuda Batı’yla hareket ederek Türkiye’nin güvenliğini tehlikeye atıyor. Yapılan açıklamalar Türkiye’nin çıkarlarıyla değil, ABD’ninkilerle örtüşüyor. Bu saldırının bir amacı da sözde bağımsız Kürdistan kurmak. Türkiye, sadece bu saldırıyı desteklememeli, ayrıca Şam, Moskova ve Tahran’la saldırganlara karşı durmalı. Türkiye, Astana sürecinin kararlarını unutmamalı. Türkiye toprak bütünlüğünü korumak için Rusya ve İran’la ortak hareket etmeli. Amerikan saldırganlığına yardım etmek Türkiye’nin bölünmesine yardım etmektir. Yapılan bu açıklamalar Türkiye’nin güvenirliğine zarar veriyor ve Batı’ya Astana sürecinini baltalama, Türkiye-İran-Rusya arasına nifak sokma imkânı sunuyor.”

Mehmet Perinçek, ABD’nin Suriye saldırısı ve Türk hükümetinin tavrıyla ilgili benzer bir açıklamayı Rus geopolitica.ru sitesine de yaptı.


Mehmet Perinçek, Ulusal Kanal’da Murat Şahin’in sunduğu Gece Görüşü programında, ABD’nin kimyasal yalanı ile Suriye’ye müdahale girişimi konusunda Rusya’daki gelişmeleri aktardı.


Mehmet Perinçek, Ulusal Kanal’da Cağdaş Cengiz’in sunduğu Ulusal Özel programında, ABD’nin Suriye’nin Doğu Guta kentindeki kimyasal silah provokasyonunun Rusya’da nasıl yankılandığını anlattı.



Aydınlık 8 Nisan 2018


Mehmet Perinçek, Ortadoğu ve Kafkasya’daki gelişmeleri, ABD’nin bölge planlarını ve Türk-Rus ilişkilerini Azeri haber-analiz portalına değerlendirdi.


Mehmet Perinçek, Teori dergisinin Nisan sayısında, Türk sosyalist hareketinin liderlerinden Dr. Şefik Hüsnü’nün Komintern’de görev yaptığı sıradaki kimlik kartlarını ve kayıt formlarını yayımladı. Sovyet arşivlerinde bulunan bu belgelerin büyük çoğunluğu ilk kez gün yüzüne çıkıyor.


Mehmet Perinçek’in, Neriman Nerimanov Ev-Müzesi’ni ziyaretiyle ilgili müzenin resmi sitesinin haberi. (Nerimanov’un erkek kardeşinin torunu olan müze müdürü Kamile Hüseynova ile birlikte.) 


Mehmet Perinçek, 4 Nisan 2018 tarihinde, Moskova’da Rus Tarih Kurumu’nda başlayan uluslararası sempozyumda bir tebliğ sundu.‬ Konu: Çarlık Askeri İstihbarat Raporlarında Dünya Savaşı’nın Arifesinde Ermeniler

Rus devlet televizyonunun konferansla ilgili haberi 

Konferansın Sputnik ve Aydınlık‘taki haberi.


Mehmet Perinçek, 2 Nisan 2018 tarihinde, Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi’nde, Ermeni meselesi ve Türkiye-Azerbaycan arasındaki bilimsel ilişkiler üzerine konferans verdi.


Mehmet Perinçek’in, Ermeni Bolşeviklerinin Taşnaklara bakışı üzerine tebliğ sunduğu Bakû’deki konferansın ve konuşmasının haberi. (Azerbaycan Türkçesi ve Rusça)


Mehmet Perinçek, Ulusal Kanal’da Umut Tezerer’in sunduğu Gün Ortası programında, Batı ile Rusya arasındaki casusluk krizini, ABD’nin Rus diplomatları sınır dışı etme kararını ve Rusya’da Kemerovo kentinde bir alışveriş merkezinde çıkan yangın felaketiyle ilgili açıklamalar yaptı. 


Siyaset Bilimci Mehmet Perinçek, Rusya Federasyonu Komünist Partisi’nin son seçimlerdeki başkan adayı Pavel Grudinin, “Yüzde 15’in altında oy alırsam bıyıklarımı keserim” dediğini hatırlattı. Grudinin, seçimlerde 11,77 oy aldı. Grudinin, her ne kadar seçimlere hile karıştırıldığını, yüzde 15’in üzerinde aldığını düşünse de bıyıklarını kesti. 

Ulusal Kanal‘daki haberi.


İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in bu yaz ülkesinde yapılacak 2018 FIFA Dünya Kupası’nı, “Nazi Olimpiyatları’na çevireceğini” öne sürdü. Bunun üzerine Rusya’nın İngiltere’ye verdiği yanıtla ilgili, Sovyet tarihine ilişkin yaptığı araştırmalarla bilinen akademisyen Mehmet Perinçek dikkat çeken bir video paylaştı. Mehmet Perinçek mesajında, “İngiliz Dışişleri Rusya’da yapılacak olan 2018 Dünya Kupası’nı Nazi Almanya’sındaki 1936 Berlin Olimpiyatlarıyla kıyaslayınca Rusya İngilizlere bu videoyla cevap verdi. 80 sene önce İngiliz milli takımı Berlin’deki maçta Nazi selamı veriyor” ifadelerini kullandı.


Mehmet Perinçek, Türkiye, Azerbaycan, İran ve Gürcistan Dışişleri Bakanlarının Bakû zirvesini Rusça yayın yapan Azeri CBC kanalının haber bülteninde değerlendirdi. 


Mehmet Perinçek, Rusya-İngiltere arasında yaşanan krizi Rus Tsargrad kanalına değerlendirdi.

Мехмет Перинчек: “Преступление” без суда – классическая стратегия Запада


ABD Başkanı Donald Trump, Dışişleri Bakanlığı görevine, CIA Direktörü Mike Pompeo’yu getirdi. Siyaset Bilimci Mehmet Perinçek, sosyal medya hesabından, ABD’nin yeni Dışişleri Bakanı Pompeo’nun 15 Temmuz Amerikancı darbe girişiminde yaptığı paylaşımı hatırlattı.


Russia Today‘in Almanca yayınındaki haber.


Mehmet Perinçek, Toplumsal Tarih dergisinin Mart sayısındaki makalesinde Nâzım Hikmet’in Sovyet lideri İ. V. Stalin için yazdığı “Hatırlıyorum” şiirine yer verdi. Stalin’in ölümünden 5 gün sonra 10 Mart 1953’te Sovyet Yazarlar Birliği’nin aylık yayın organı “Literaturnaya Gazeta” (Edebiyat Gazetesi) da yayımlanan ve Türkçe özgün metnine ulaşılamayan şiir ilk kez Türkçe yayımlandı. Orjinal adı “Vspominayu…”

Ulusal KanalOdatvCNN Türk ve Sputnik‘teki haberi.


Mehmet Perinçek, Toplumsal Tarih’in Mart sayısında Stalin’in cenazesine gönderilen Demokrat Parti heyetini, heyetin Molotov’la görüşmelerini, Bayar ve Menderes’in taziye mesajlarını yazdı. Ayrıca Nâzım Hikmet’in Stalin için yazdığı şiirini ilk kez Türkçe olarak yayımladı!


Aydınlık 4 Mart 2018


Mehmet Perinçek, Rusya’nın önde gelen kanalı Russia Today’de “Going Underground” adlı programa, IŞİD’in ABD tarafından yaratıldığını, ABD’nin IŞİD’i Kürt bölücülüğünü meşrulaştırmak için kullandığını ve PYD ile IŞİD’in, ABD ne zaman isterse o zaman savaştığını söyledi. Bunun üzerine ABD’nin Londra Büyükelçiliği’nden jet hızıyla savunma geldi. Büyükelçilik açıklamasında “Röportajda yer alan iddialar tamamıyla asılsızdır. ABD, IŞİD’i yok etmek amacıyla kurulan IŞİD ile Mücadele Küresel Koalisyonu’nun üyesidir” denildi.

Donald Trump, 11 Ağustos 2016’da, partisinin Florida kongresinde “IŞİD’i Obama kurdu. Hilekar Hillary Clinton ise yardımcı kurucusudur” ifadelerini kullanmıştı.


Mehmet Perinçek, Russia Today’in Almanca yayınına terör örgütü PKK/PYD’nin eski lideri Salih Müslim’in serbest bırakılmasıyla ilgili demeç verdi.


Mehmet Perinçek, Ulusal Kanal’da Keskin Bakış programında, Rusya’nın Suriye’deki gelişmelere bakışını değerlendirdi. 


Mehmet Perinçek Russia Today’e Türkiye’nin Afrin’e yönelik Zeytin Dalı Harekatı’nı anlattı. Videonun tamamı 


Mehmet Perinçek, Binali Yıldırım’ın Belarus ziyaretini, iki ülke arasındaki siyasi-ekonomik ilişkileri, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 alımını Azerbaycan haber-analiz sitesine değerlendirdi.


Mehmet Perinçek, Türkiye ve bölgedeki gelişmeleri, ABD-bölücü terör bağlantısını, Türk-Rus/Polonya ilişkilerini, 15 Temmuz Amerikancı-FETÖ’cü darbe girişimini ve AKP iktidarını Polonya haber-analiz sitesi Xportal’a değerlendirdi. (Lehçe ve Rusça)


Mehmet Perinçek, Afrin’deki son gelişmeleri Rus geopolitica.ru sitesine değerlendirdi. Özetle: “Zeytin Dalı Operasyonu, Suriye’deki Amerikan planlarına ve onların kara gücü bölücülere karşıdır. Operasyonun amacı, Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamaktır. Çünkü Türkiye’nin toprak bütünlüğü de ancak böyle korunabilir. Türkiye, Suriye’nin attığı adımlardan korkmamalı. Suriye de Türkiye’nin harekâtından korkmamalı. Suriye ve Türkiye rakip değil, birbirlerine destek olmalı. Çok önemli. Biz, silah arkadaşı olmalıyız. Ankara, hemen Şam’la ilişkilerini düzeltmeli. Erdoğan için Türkiye’nin çıkarları kişisel kaprislerinden önce gelmeli. ABD ve Türkiye’nin anlaşma olasılığını görmüyorum. Ortak bir dil bulamayacaklar. Ancak ABD, planlarından vazgeçerse bu olur. Türkiye, bölücü güçleri ortadan kaldırmaktan vazgeçmeyecek.”


Mehmet Perinçek, Suriye, Ege ve Kıbrıs’taki son gelişmeleri Rus Tsargrad kanalına değerlendirdi. Özetle: “ABD’nin bölgedeki baş müttefiki İsrail. Onların temel silahlı gücü ise PKK/PYD/YPG. Boşuna Kürdistan’ın ‘İkinci İsrail’ olarak adlandırmıyorlar. ABD’nin bölgedeki bir eli yobaz terörse, diğer eli de bölücü terör. IŞİD’i, Kürt bölücülüğünü meşrulaştırmak için kullanıyorlar. Ege’de Atina, ABD’nin dümen suyunda gidiyor. ABD, Türkiye’yi sadece Suriye ve Irak’tan kuşatmıyor, Ege ve Kıbrıs’tan da kuşatmak istiyor. Kıbrıs, Ege ve Suriye meseleleri birbirinden kopuk değil, Amerikan planlarının birer parçaları.”


Mehmet Perinçek, Teori dergisinin Şubat sayısında Komintern arşivinden gizli belgelerle TKP’nin 1930’ların sonundaki kimi gizli irtibat noktalarını yayımladı.


Mehmet Perinçek, Türk-Amerikan ilişkilerinin tarihini ve bugününü, AB sürecini ve Avrasya politikalarını Rus Ritm Eurasia sitesine değerlendirdi. Geopolitica.ru‘daki haberi.


Mehmet Perinçek, Zeytin Dalı Harekâtı’nı Avrasya Araştırma Merkezi’ne değerlendirdi.


Mehmet Perinçek, Habertürk’te Didem Arslan Yılmaz’ın sunduğu Türkiye’nin Nabzı programında Zeytin Dalı Harekatı ile Afrin’e yönelik düzenlenen operasyonu değerlendirdi. 


Bugün büyük şair Nâzım Hikmet’in doğumunun 116. yıldönümü. 15 Ocak 1902 tarihinde dünyaya gelen Nâzım Hikmet, Türkiye’den ayrıldıktan ve SSCB’ye yerleştikten sonra Sovyet basınında birçok yazı kaleme almıştır. Bunların çok ciddi bir kısmı Türkçeye çevrilmemiş ve yayımlandıkları gazete ve dergilerin sayfalarında kalmıştır. Mehmet Perinçek, Nâzım Hikmet’in ölmeden önceki son yazılarından birini ilk kez Türkçe’ye çevirdi. 3 Haziran 1963 günü hayatını kaybeden Nâzım, ölümünden yaklaşık bir ay önce, 1 Mayıs vesilesiyle “Komünist” başlıklı bir yazı kaleme almış ve bu yazı, SSCB’de haftalık basılan “Novoe Vremya” (Yeni Zaman) dergisinin 1 Mayıs 1963 tarihli sayısında yayımlanmıştı. Odatv‘deki haberi.


Sovyet arşivlerinden çıkan Nâzım Hikmet’in 50. doğum günü töreni. Tarih: 24 Ocak 1952. Yer: Moskova Çaykovskiy Konser Salonu. Nâzım törende Bahri Hazer şiirini okuyor. Tüm salon dakikalarca ayakta alkışlıyor. 


Mehmet Perinçek, Nâzım Hikmet’in TÜSTAV Arşivi’ndeki 1951 Bulgaristan ziyaretinden görüntüleri ilk kez yayınlıyor. Nâzım’ın bu ziyaretinin ayrıntılarını Rus ve Bulgar gizli arşiv belgeleriyle Bilim ve Ütopya’nın Ocak sayısında okuyabilirsiniz. 


Mehmet Perinçek, 2017 yılının Türkiye ve dünyada gelişmelerini Kafkas Jeopolitika Kulübü’ne değerlendirdi (Rusça). Aydınlık’taki haberi (Türkçe).


Mehmet Perinçek, Bilim ve Ütopya’nın Ocak sayısında Rus ve Bulgar arşivlerinden ilk kez yayımlanan belge ve fotoğraflarla Nâzım Hikmet’in 1951-Bulgaristan gezisini yazdı.


Bilim ve Ütopya: “2018’in ilk sayısında yaşamın nasıl başladığını bilimin ve bilim tarihinin verileri ışığında tartışıyor, yeni gelişmeleri ortaya koyuyoruz. Cansızlıktan canlılığa evrim gibi çok boyutlu ve bir o kadar da zor bir konuyu kapsamlı bir dosya şeklinde işlemekten dolayı heyecanlıyız. Ocak ayı aynı zamanda Nâzım Hikmet’in doğduğu ay. Mehmet Perinçek’in ilk defa yayınlanan belgelerle kaleme aldığı kapsamlı yazıyı özellikle dikkatinize sunuyoruz.”


Maksim Gorki – Serçecik (Rus Masalları Dizisi -1)

1-1389275053“Gorki, bu öyküsünde romantik, hicivli bir tema işliyor. Konuşmaları sıkıcı olan, kitaplardaki tanımlamaların dışına çıkmayan, kendi fikirleri olmayan insanlardan söz ediyor. Bu insanların, kişinin öğrenme isteğine güvenmemelerini doğru bulmuyor.”

On beş pedagog, eğitimci ve yayıncı tarafından ders kitabı olarak hazırlanmış, Moskova, 1977 basımı Çocuk Edebiyatı adlı kitaptan.

Çevirmen: Mehmet Perinçek
Yazar: Maksim Gorki
Yayınevi: Kaynak Yayınları